0

 

Televizyonu tanımlarsak,  fitnevizyon mu? Rezilvizyon mu? Deccal mı? Ahmak kutusu mu?

Zaman katili mi? Terbiye edici mi? Yoldan çıkaran bir şeytan icadı mı? İyi mi? Kötü mü?

Belki de hepsi... Kullanıma göre değişir sanki…

Allah eşyayı yarattı ve ortaya çıkarıp kullanma iradesini insana bıraktı.

Tabi ki alet suçlu değil ortada bir suçun olması için iradenin olması lazım. Alet iradesi yok onu yanlış kullanma iradesi (seçeneği) suçtur. Bıçak, yemek yapmak için iyidir ancak insana zarar vermek için kötüdür, araba iyidir ancak hızdan dolayı kazaya sebep olmak kötüdür

Televizyon da iradesi olmayan bir alettir. Bazen bir ilaç, çare çoğu kez bir silah kadar tehlikelidir. Onu kullanan yeterli iradeyi göstermezse; kendisini ve ailesini onun şerrinden kurtaramaz.

Sınamak için bazen kıyas yapmak gerekir, sonrasını öncesiyle kıyaslamak… Misafirler ev sahibine bakardı önceleri, ev sahibi de misafire… Sohbetle muhabbetle ağırlardı; muhabbet daha da artar, sıkıntı varsa dinler elden gelen yapılırdı. Şimdilerde ise televizyona bakmaktan öyle bir fırsat olmuyor. Adeta misafir, misafir olduğunu; ev sahibi de misafir ağırladığını çoğu kez reklam aralarında hatırlıyor.

Artık babalar çocuklarını, çocuklarda babalarına yeterince bakamıyor, dinleyemiyor, tanıyamıyor. Çünkü susmak bilmeyen bir televizyon dinleniyor baş köşede. Evin reisinin yerinde gözler veya kulaklar onda. Bir oyalayıcı ki renkli canlı ve insanın sıkılmaması için devamlı yeni şeyler gösteriyor. O kadar yeni ki gündelik hayat, onun yanında pasif kalıyor. Hele kitap okumak televizyon izlemenin yanında hızlı bir arabadan inip heyecanı bırakıp oturmaya benziyor.

Çünkü insanı öyle yoğun bir duygu ve merak bombardımanına tabi kılıyor ki eğer insan değerlerini önemseyip iradesi kullanmazsa; kendini televizyonun cazibe ve şaşaasından kurtaramıyor. Televizyonun yoğun ve bitmek bilmeyen ve bir şeyler seyrettirme derdi onların da seyretme derdine müptela kılıyor. Zavallı insan akıbetini merak edeceği yerde Allah’ın verdiği merak duygusunu ilim de kullanacağına “acaba ne olmuş ne olacak sonraki dizide veya bölümde ne var” diyerek merak duygusunu yanlış kullanıyor. Ömrünün birkaç saatini daha boş yere tüketmiş oluyor.(Onlar boş söz ve işlerden yüz çevirirler Mü’minun S. ayet.3)

 Ömrünü nerde tükettin… “Saatlerce televizyon izleyerek” mi diyeceksin

Bu konuda dinini ciddiye alan insanlar, yani nefsinin hoşuna gidenden çok Allah’ın hoşnutluğunu önceleyenler dini kanalları da öncelemek zorundalar. İlk adım ise dini değerlerimize aykırı programları ağırlıkta olan kanalların listeden çıkarılmasıdır.

Dini programlar seviyeli tartışmalar çok az da olsa işimize yarayacak kadar haberler izlenebilir. Birincisi farz ise diğerleri sünnettir. Zaten saçma sapan diziler ve nefsi duyguları harekete geçiren programlarının haram olduğunun dininden haberdar olan biliyordur.

 

Mademki toplum olarak televizyon izleme alışkanlığını terk edemiyor veya ailemize terk ettiremiyoruz. O zaman zararlı kısmını bırakıp yararlıyı seçmek yani İslamdan uzaklaştıranı bırakıp Allah’a davet edeni seçmek, “ömrünü nerede geçirdin” sorusuna televizyon izleme kısmına ilim öğrenerek cevabı verilebilir. Selametle…

Ryan Reynold

1 yorum

  1. Tebrik EderimTebrik Ederim diyor ki:

    Gerçekten bir üst akıl olabilirsiniz teşhisinizi çok beğendim Ziyaülhak bey böylesine eşsiz bilginizle bizleride bilinçlendirmeye devam etmenizi dilerim.Yazılarınızın devamını bekliyoruz.

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *