0

 

Masum yavruların şen şakrak halleriyle bir renk cümbüşü haline gelirdi camiiler. Her daim 100-200 çocuğun uğrak yeriydi mahalle camileri. Buralar çocukların büyük bir zevk alarak geldiği eğitim yuvalarıydı. Ne zaman gideceğiz diye bir tatlı bir bekleşme halinde olurduk. Sabahçı olanlarımız okuldan gelip bazen yemeği yedikten sonra; bazen yemeden koştura koştura camilerin yolunu arşınlardık. Öğlenci olanlarımız da sabahları gelirlerdi camilere. Hafta sonları bütün öğrenciler ve okul çağında olmayan çocuklardan iğne atacak yer kalmazdı adeta. Ve bu tablo bir iki gün, bir dönem değil; yılın on iki ayı bu şekilde devam ederdi. Arkadaşlarımızla yarışırdık, tatlı bir rekabete girerdik. Arkadaşımız bir ders öne geçince kıskanırdık arkadaşımızı. Bir gün camiye gitmediğimizde arkadaşımdan geri kalır endişesiyle hasta olduğumuzda bile camiyi aksatmazdık.

Dün camii-okul birlikteliği vardı adeta. Çocuk camisiz olamayacağını bilirdi, nasıl okul onun için bir zorunluluk ise camiyi de öyle zorunluluk olarak görürdü. Yoklamalarımız olurdu, bir düzen tertip vardı. Devamsızlık yapmayanlar, derslerini çalışıp güzel değerler sergileyenler ödüllendirilirdi.

Hocalarımızın ilgi ve şefkati karşısında camiyi evimiz olarak görür, temizliğini aksatmazdık. Kur’an dersinin yanında, dersimizi okuduktan sonra hepimiz -bütün gruplar- bir halka oluştururduk. Hocamız efendimizin kutlu siretini, sahabelerin hayatından tabloları, tefsiri, adabı, ahlakı anlatırdı. Bizler o anlattıkları karşısında çok etkilenir hayatımızı ona göre şekillendirirdik. Adeta asrısaadet dönemini yaşıyorduk. Orada olduğumuz sürece yanlış davranış namına bizlerde eser yoktu. Ufak tefek yaramazlıklarımız olurdu da hocalarımız şefkat gösterir, güzel bir üslupla bizleri uyarırlardı. Günler böyle devam ederken saadet yerine karanlığın gelmesini isteyen, bizlerin birileri gibi uyuşturucu, hırsızlık, ahlaki yokluk sürdürerek bir hayat yaşamamız için yoğun çaba sarf edenlerin rahatı kaçmış olacak ki, nur yüzlü hocalarımızı terör diye yaftalamaya başladılar. Camiilere polis baskınları oldu, artık camilere eskisi gibi güvenle gelemez olmuştuk. Sözde bizim güvenliğimiz için olan emniyet mensupları güvenliğimizi tehdit ediyordu. Hocalarımız tutuklanıp cezaevlerine atılmışlardı. İftihar edilmesi gerekenler; yaptıkları kutlu faaliyet sebebiyle cezalandırılıyordu.

Hz. Yusuf(as) da öyle değil miydi? Suçsuz yere zindana atılmamış mıydı-Allah’ın kelamını bizlere, bizim gibi bembeyaz levha hükmünde olan körpe zihinlerimize nakşetme, yaşatma idealindeki Kur’an âşıklarına, gönüllülerine reva görülen zindanlar olacaktı. O günden bugüne bakıyorum da camiiler o havayı, camii aşkını, ruhunu bir türlü yakalayamadı. Bugün camiler mahzun bırakıldı, kimsesizler. Onlara sarılacak, onları kucaklayacak dünyalarına girecek çocuklar, gençler eskisi gibi yok maalesef.

 

Bu günlerde, Diyanetin camiiler haftası nedeniyle başlattığı haydi gençler, çocuklar camiye seferberliği hepinizin malumudur. Hatta Başbakan Davutoğlu da yapılan toplantıya katıldı. Bu uygulamayı öncelikle tebrik ediyorum; ama dün yaşatılanların görülmesi gerektiğini düşünüyorum. Neden mi diyeceksiniz. Bugün gençleri çocukları camiye davet ediyorsunuz da sizin davetiniz için değil Allah’ın davetinden dolayı camilere gelip oraları ihya eden,ölü halde bulup canlandıranlar, bugün 20 yıldan fazladır cezaevlerindeler. Onları hatırladınız mı, ya imam olup da sırf gerçek manada topluma imam(önder, rehber) oldukları için itikadı bozuk diye görevlerinden aldıklarınıza ne demeli.

 

Camilere gelen gençler, evlatlarımızı Allah’ın kelamıyla buluşturanlar cezaevlerine atıldılar ve hâlâ cezaevlerindeler. Ödüllendirilmesi gerekenleri, Allah’ın kelamını fidanlarımıza öğrettiler diye cezalandırdınız, işkencelerin en aşağılık olanlarını onlara uyguladınız. Hiç öyle şey olur mu demeyin, bu ülkede bunlar yaşandı. Şimdi insanımızı camiye davet ediyorsunuz, yine de söyleyeyim uygulama çok güzel; ama camide Kur’an dersi verip hala cezaevlerinde bulunan iftihar tablolarını da bir hatırlayın. Hangi suçtan dolayı bu kadar ceza aldılar. Allah’tan niyazım, camiye çağrı davetine icabet olunur ve dünün o güzellikleri tekrar yaşanır.

 

 

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *