0

 

İslam’a hizmet bilincimizin ne kadar olduğunu gözden geçirmemiz gerek. Küfür her dakikasını islam’ın aleyhine geçirdiği bir dönemde biz neler yapıyoruz deme vakti gelmiştir. Artık “bıçak kemiğe dayanmıştır” sözü çok geride kalmıştır.

Maalesef bu gün bıçak kemiği delip, tahribat etmiş bile. Artık islam davetçilerine düşen görevler besbelli ortada. Rabbin için sabret” müddesir yedinci ayeti kerimesinde aslında rabbimiz bize böyle kötü günlerin geleceğini müjdelemişti. Yani ey davetçiler! Rabbiniz için artık sabredin. Bu davaya sahip çıktığınız andan itibaren, sıkıntılar çekeceksiniz, eziyetler göreceksiniz. Çünkü sizin yüklenmiş olduğunuz davetçilik misyonu, gerçekten de çok zor bir iştir. Bu yüzden bir çok musibet ve eziyetlerle karşı karşıya kalacaksınız. Hiç bir korku, düşmanlık sizi bu davadan vazgeçirmek için başarılı olamayacak. Zira bu müminlerin vasfıdır. “Bir kısım insanlar, müminlere: "Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan!" dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve "Allah bize yeter. O ne güzel vekîldir!" dediler” (ali imran 173)

Şehid Seyyid Kutub şöyle der: Sabır, bu dava ile ilgili her yükümlülük sırasında, ya da her direnme gerektiren zorluk karşısında tekrarlanan bir direktiftir. Sabır bu çetin savaşın, insanları Allah'a çağırma savaşının en vazgeçilmez azığı ve cephanesidir. Gerçekten de bir davetçiye düşen görev, zamanın her diliminde her aşamasında davasının canla başla savunmaktır. Bugün islam’a savaş açmış olanların aynı cephede yer aldığına şahit olmaktayız. Bize karşı savaşmayın da kimleri katlediyorsanız, siz bilirsiniz zihniyetini anlamamak için tilki olmaya gerek yok. Hani tilkiye sormuşlar ya “ tavuk seviyor musun” diye? “gülmekten cevap veremiyorum” demiş.

İşte adalet ve barış tilkileri de gülmekten çirkefliklerini kınayamıyorlar bile. Onlar bunu kınamasalar bile, basiretli Müslümanlar artık şunu iyice anlamış olmaları gerek; Kâfirler iman cephesine karşı hep savaş açacaklar, kâfirler Müslümanlardan asla razı olmayacaklardır. Çünkü bu bir yasadır. “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin.

Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez.” (maide 51) İşte ey güzel yolun güzel davetçileri! Sizler Allah yolunun yolcuları olma sıfatıyla bu kâfirlerin tutumlarına karşı, iftiralarına karşı sabredip, her şeye rağmen yılgınlık göstermeyecek, kulluktan vazgeçmeyecek, yollarında, dâvâlarında şüpheye düşmeyecek, bu dâvâ uğrunda savaşıp şehid olmayı göze alırsanız, hiç şüphesiz size Allah’ın yardımı gelecektir, bu da bir yasadır. “veleyensurennellahu men yensuruhu” “Allah kendisine yardım edenlere, hiç şüphesiz yardım edecektir” Yeter ki sabredelim.

 

Tabi bu sabır yerinde oturmak olarak ta anlaşılmamalı. Bilakis küfre karşı savaşırken, her türlü belaya karşı cesaret kılıcını kuşanmaktır. Zira Bilali seyyidlik makamına götüren ehed ehed kılıcını kuşanma sabrı değil miydi? Siyahi bir köle olan hacerin koşuşturmasının bize vacib kılan şey, o kölenin itaat kılıcını kuşanma sabrı değil miydi? “O doğru sözlüdür” hitabıyla müşerref olan yusufu bu hitab sahibi kılan dört duvar kılıcını kuşanma sabrı değil miydi? “O ne güzel bir kuldur” hitabına layık olan eyyübün bu hitaba layık olmasının sebebi rabbinden gelene sabretmesi değil miydi? Allahu teala heppimizi "Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan!" dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha artırma” şerefinde bulunanlardan kılması temennisiyle…

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *