0

 

            Bir önceki yazımda İslam âlemin mezhep farklılığı yüzünden ne kadar büyük olaylar yaşadığından, tarih içinde meydana gelen olayların bir sebebinin de mezhep farklılığından kaynaklandığına vurgu yapmıştım. Şimdi de İslam Alemi’nin en büyük felaketinden biri olan “ırkçılık” üzerine değinmek istiyorum.

            İslam Peygamberinin “ırkçılık yapan bizden değildir” söylemi, aslında ırkçılık belasının ne kadar büyük bir felaket olduğunun açık beyanıdır. Irkçılık İslam inancında yasaklanmış olmasına rağmen, özellikle; son bir asırda ümmetin parçalanmasını hızlandıran bir eylem olmuştur. İşin en tuhaf yanı İslam Ümmetinin birliğinden söz edenler farkında olmadan bu belanın bataklığına da sürüklendiklerini kabul etmiyorlar.

            Peki, sömürgeci ve işgalci Avrupa ülkeleri kendi aralarında sınırları ortadan kaldırıp, bir tek ülke olma özelliği kazanmalarına rağmen, “bir de aralarında yüz yıl savaşları adı altında çok uzun süren savaşlar yaşanması olduğu halde” İslam ülkeleri neden bu beladan kurtulmak hiçbir adım atmıyorlar? Hatta kendi aralarındaki sınırları neden kaldırmıyorlar?

            Gerçekçi olmak lazım ki İslam coğrafyası hala tam bir bölünme sürecini tamamlamadı, bölünme derken sakın kimse coğrafik bir bölünmeden söz ettiğimi düşünmesin. Benim bölünmeden kastım, İslam ülkelerini birleştirecek bir bölünmedir. Peki birleştirici bölünme nasıl bir şey? Onu izah etmek gerekir:

            İslam ülkeleri ne zaman ırkçılığa dayalı bir bölünmeden kendilerini kurtarabilirlerse, ”ya da ırkçılığın ümmet için zararlı bir düşünce akımı olduğu bilincine sahip olursa” işte asıl o zaman gerçek bir bütünlüğe doğru yol almış olacaklar ve aralarında gerçek bir birlikteliği sağlamada olumlu bir adım atmış olacaklar.

            Daha net bir ifade ile; İslam ülkelerini oluşturan halklar henüz “ırkçılığın” zirvesine ulaşamadıkları için hala bu felaketin boyutlarını kavrayamadıkları gibi, bu ırkçılık belasını da bir övünme vesilesi olarak görmektedirler. Söz konusu halklar hala geçmişte atalarının yaptıkları ile övünmekte ve kendilerini din kardeşlerinden üstün görebilmektedirler. Bu anlayış da devam ettiği sürece İslam Ülkeleri arasında bir birliktelik söz konusu olamaz.

            Ne zaman ki İslam Ülkeleri kendi içlerindeki en büyük tehlikenin “ırkçılık” olduğunu kavrarlarsa; işte o zaman gerçekten bölünmenin tehlikeli kısmını da kavramış olacaklar ve gerçekten de birleşmenin yollarını aramaya başlayacaklardır.

            Şunu da belirtmeliyim ki; “ırkçılık ve atalarla övünme” tarih boyunca İslam Ülkeleri arasına sokulmaya çalışılmış en büyük fitnelerin başında gelmektedir.

            İslam Peygamberinin hayatta olduğu zamanlarda bile, İslam ile mücadelede baş edemeyenler, Müslümanları ırkçılık belası ile birbirlerine kırdırmaya, onları birbirleri ile çatıştırma yoluna gittiler. Hatta onları geçmişteki atalarının yaptıkları ile tahrik etme yoluna gittiler, nerede ise bunu başaracak konuma da gelmişlerdi. Ta ki Allah’ın indirdiği şu ayet onları kendilerine getirinceye kadar:

            Al-i İmran Suresi,3/103. Toptan Allah'ın ipine sarılın, ayrılmayın. Allah'ın size olan nimetini anın: Düşmandınız, kalblerinizin arasını uzlaştırdı da onun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Bir ateş çukurunun kenarında idiniz, sizi oradan kurtardı. Allah, doğru yola erişesiniz diye size böylece ayetlerini açıklar.

          Başlığa tekrar vurgu yapacak olursak, İslam Ümmetinin en büyük belası olan ırkçılığın ortadan kalkması ve tüm İslam Âleminin içinde bulunduğu bu sıkıntılı ortamdan kurtulması en büyük temennimizdir.

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *