0

Kadınlar, erkekler gibi Allah Teâlâ’nın yarattığı sorumluluk sahibi insanlar oldukları halde bedeni ve ruhi özelliklerinden dolayı başından beri birçok sorunla karşı karşıya kalmaktadırlar. Çoğu zaman baskı altına alınmış, ezilmiş ve istismara uğramışlardır. Özellikle dini terbiyeden geçmeyen toplumlarda her zaman baskı görmüş ve ötekileştirilmişler. Tevhidi dinlerden beslenen toplumlarda ise, dinin kaide ve kuralları gereği daha rahat nefes almış, sıkıntılarla daha az karşılaşmışlar.

İnsanların yarısını oluşturduklarından ve insanlığın geleceğini oluşturan nesilleri yetiştirdiklerinden dolayı son derece önemli konuma sahip kadınlara büyük değer veren İslam, cahili toplumların baskı ve zulmüne karşı koyarak sahip oldukları makama oturtmaya çalıştı. Asrı Sadetten günümüze on dört asırlık bir zaman geçtiği halde bugünün hakim medeniyeti olan Batı’da kadın, İslam’ın tayin ettiği konumun çok gerisindedir.

Birçok alanda gelişme gösteren Batı toplumu, kadın konusu üzerinde de ciddiyetle durmuş, kadın hak ve hukukuna riayet edip kemale doğru götürme yerine, şekli bazı girişimlerle istismara gitmiş, kadınları modern köleler haline getirmiştir. Kadının hak ve hukuku derken elbisesinden soyunmuş, erkeklerin zevklerini tatmin aracı olarak kullanılan, daha fazla mal satmak için istifade edilen meta haline getirmek için çabalamıştır. Kadının sinemaya gidişini, araba kullanışını ve bedenini sergileyip şehvetleri tatmin etmesini hak ve hukuk olarak yorumlayan Batı, bununla kadına en büyük kötülüğü yapmıştır. Kadın erkek eşitliği adı altında erkeklerin üstesinden gelmekte zorlandığı ağır işlerde kadınları çalıştırarak, kadına verdikleri değeri ortaya koymuştur.

Ülkemizde doksan yıldır Batı taklitçiliğini oturtmak için çabalayanlar, elbiselerinden soyunup Batının yalancı şarkılarını dinleyerek kendilerinden geçen kadınları medeni hale geldiklerini zannediyorlar. Her şeyde Batı derken, toplumu büyük fesada sürükleyen bu kesimler, ardı arkası kesilmeyen tecavüzler, kadın cinayetleri derken toplumu cinnete sürükleyen büyük musibetlere sebebiyet vermiş ve böylece kadınların rahat nefes alacakları güvenli ortamları ortadan kaldırmışlar. Fesadın yaygınlaştığı ve güvenliğin ortadan kalktığı toplumlarda kadınların özgürce yaşamaları söz konusu değildir. Bir süre önce cinayete kurban giden Özgecan gibi genç kızlar ve kadınlar her zaman tehlike ile karşı karşıyadır.

Bütün bu olumsuzluklar İslam düşmanlığı üzerine bina edilen Laik/Kemalist rejimin ürünüdür. Şüphesiz bundan kurtulmanın yolu, insanların dünya ve ahiret mutluluğunu esas alan İslam’a dönme ve insanların adım adım İslami terbiyeden geçmesiyle mümkün olacaktır.

Müslüman kadınlar her zaman dışlandı bu ülkede. Hak ve hukukları çiğnendi. İnançlarından ve tesettürlerinden dolayı ağır baskılarla karşılaşırken okullarından ve işlerinden kovuldular. Tesettürlü olmak büyük suçlardan sayıldı. Onlarca yıldır hak ve hukukları çiğnenen Müslüman kadınların son zamanlarda tesettürle ilgili haklarının bir kısmına kavuşmaları yeterli değildir. Laik/Kemalist rejimin Müslüman kadına yönelik oluşturduğu algı devam etmektedir. Bu algı değişmedikçe, Müslüman kadın bütün haklarına kavuşmadıkça ve kadınlar emniyet içinde yaşamadıkça sorunlarının ortadan kalkması mümkün değildir.

Diğer taraftan hak ve hukukları çiğnenen Kürd halkının hakları için mücadele ettiklerini ileri süren HDP/PKK kesiminin, kimi etkinliklerde çarşaflı kadınların ellerini zincirleyerek Müslüman kadın olgusuna karşı düşmanlıklarını sergilemeleri, Müslüman Kürd kadınlarının yeni bir handikapı olarak varlığını sürdürmektedir. Devletin yıllarca çabaladığı halde bozmaya muktedir olamadığı Müslüman Kürd kadınını inancından koparmaya çalışan bu zihniyet, tesettürünü hedef tahtasına oturtarak neye hizmet ettiğini açıkça ortaya koymaktadır.

Kadınlarla ilgili sorun ve sıkıntıları saymakla bitirmek mümkün değil. Ancak bütün bu sorun ve sıkıntıların konuşulup tartışıldığı, ülkedeki Müslüman kadınların yaşadığı sorunların masaya yatırıldığı, çözümler üzerinde çalışıldığı Müslüman kadın konferansının yapılması zaruri hale gelmiştir. Bunu da çocuklarının, kardeşlerinin, eşlerinin ya da babalarının şehadeti, yıllarca zindanda tutulmaları veya uzun yıllarını hicrette geçirmelerinden dolayı ödedikleri ağır bedellerden dolayı Mustazaf kadınlar başlatabilirler. Büyük acılar yaşayan bu bacılar, ülkedeki Müslüman kadın sivil toplum kuruluşlarını ve öncülerini bir araya getirme kabiliyetine de sahiptirler. Mustazaf kadınların bu konuda adım atmalarını bekliyoruz. Çalıştay ismi fazla cazip gelmiyor ancak, “Müslüman Kadınlar Konferansı” ya da kongresi adı altında etkinlik düzenleyip ülkedeki Müslüman kadınların sorunlarını tartışmaları en azından Müslüman kadınlar arasında irtibatın ve vahdetin ilk adımını oluşturacaktır. Bu çağrımızı karşılıksız bırakmayacaklarına inanıyoruz.

“Kürt Meselesinde İslami Çözüm” adlı etkinlik değişik kesimlerdeki Müslümanları bir araya getiren bereketli bir çalışmaydı. “Müslüman Kadınlar Konferansı” da farklı kesimlerdeki Müslüman kadınları bir araya getireceğinden güzel bir başlangıç olacak ve bereketli neticelere yol açacaktır.

 

 

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *