0

 

                Uzun süre tartışılan, kamuoyunda değişik spekülasyonlara neden olan yeni yönetici atamaları büyük oranda tamamlandı. Tabii mahkeme kararları da işin başka bir boyutu.

                Bu süre zarfında göreve yeni başlayan okul müdürlerinin okullarda oluşturdukları sinerji gözle görünür bir şekilde değişimi beraberinde getirdi. Yeni ekip ruhuyla çalışmaya başlayan yöneticiler gerek okullarındaki fiziksel sorunlar gerekse de eğitime yeni bir canlılık getirme bakımından geleceğe dair umutlarımızı beslemektedir.

                Değişimin her alanda mutlak olduğu, değişime direnenlerin çağın gerisinde kalmalarının kaçınılmaz olduğu günümüz toplumlarında, okullarımızın çocuklarımızın ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yönetilmeleri kaçınılmaz bir durumdur. Yıllarca bulunduğu kurumda taş üstüne taş koymayan, hatta devraldığı günden daha da kötüye gitmesine neden olan, ya da okulun başarı düzeyinin gerilemesine neden olan yöneticilerin değiştirilmesi hem kurumların geleceği hem de öğrencilerin başarıları bakımında elzemdir.

                Gerek yaptığımız gözlemler, gerekse eğitime duyarlı çevrelerle yaptığımız fikir alışverişi Milli Eğitimin yönetici değişimlerinde haklılık payının yüksek olduğu göze çarpmaktadır. Bu arada hataların da yapılmış olması muhtemeldir. Komisyonların yüzde yüz objektif olabildiği bir mülakat sistemi herhalde mümkün değildir.

                Milletin öz değerleriyle çelişen eğitim sisteminin revize edilmesi, bilim dışı fikir ve düşüncelerin ayıklanması, özellikle İslami ve tarihsel değerlerin gerçek manada müfredatta yer almasının sağlanması Milli Eğitim Bakanlığı önündeki en önemli işlerden biridir. Yine insanların anadillerinde eğitim görme haklarının verilmesi, Türkçenin de ortak dil olarak benimsenmesi, bununla beraber batı dillerinden birinin de en iyi şekilde öğretilmesinin sağlanması ülkemizin ve neslimizin geleceği açısından büyük öneme haizdir.

                Bu arada laik ve çağdaş eğitim isteği adı altında çocuklarımızın öz değerlerine yönelmesinin önünün kesilmek istenmesi, okullarda dini inançları gereği namaz kılmak isteyen öğretmen ve öğrenciler için açılan mescitlerin birilerini rahatsız ettiği de muhakkaktır. Ve bunlara sözüm ona kendilerini Kürt halkının temsilcilerini olarak gören parti ve sendikaların destek vermesi, Kürt halkının anlamadıklarının açık bir göstergesidir. Oysa Kürt halkı kendi kimliğini ve geleceğini İslam’da bulmuştur. Bunu gören emperyalist zihniyet Kürtleri İslamdan uzaklaştırmak için yaptıkları desiseler neticesinde kendine ve halkına yabancılaşan bir toplum meydana getirdiler.

                Sendikal hakların kullanılması, toplumun çoğunluğu için zarar meydana getirecekse, bunu başka türlü kullanmak gerekmez mi? Bu nasıl halkçılıktır ki, halkın çocukların sahip çıkmamak üzerinde bina edilmektedir. Hak arama başka bir haksızlığı beraber getirdiğinde hak arama olmaktan çıkar başkalarına haksızlığa yol açar.

 

                Bir türlü yerine oturmayan eğitim sistemini Ak Parti iktidarları da maalesef istenilen düzeyde yerine oturtamadılar. Gelip geçici politikalar nedeniyle çocuklarımızın adeta geleceği çalınmakta onların bu sisteme olan güvenleri gün geçtikçe azalmaktadır.    

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *