0

 

Müslüman Kürt milletinin temsilcisi konumunda kendini görmek isteyen kimselerin, bu günlerde tekrardan asıl maksatları olan İslam düşmanlığına soyunmaları, gayet doğal bir durumdur. Zira İslam’a düşmanlığı ilke edinen bir zihniyetin, İslam’ın kutsal simgeleri olan çarşafa düşmanlık etmeleri, içlerinde sakladıkları düşmanlıkların dışa yansımasıdır.

Kürt milleti için, bir namus anlamı taşıyan tesettüre olan bu saldırı, aynı zamanda açık bir şekilde, Kürt milletinin namusuna yapılan bir saldırıdır.

İslam’ın kutsal olarak kabul etmiş olduğu örtüye bu zihniyet tarafından ısrarla yapılan bu saldırılar, aslında bu zihniyetin yıllardan beridir, özlem çekmiş olduğu, hasreti ile yanıp tutuştukları, küfrü zihniyetin tezahürüdür. Zaten bunların asıl amaçları, Marksist zihniyetin, başında bulunan şahsın, eğer  bir gün bir kitap yazacak olursam, ismini “Kürt namussuzluğu” koyardım diyen bir İslam düşmanıdır.

Marksist zihniyetin, her defasında, Kürt milletinin ve aziz İslam dininin en önemli kutsallarından biri olan çarşafa hakaret etmeleri, bu zihniyetin artık sorununun Kürt ve Türk çatışması olmadığı, asıl sorunlarının Yezidiliğin, İslam’a düşmanlığı olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Bu kesimlerin, artık yüksek bir sesle biz Ermeni’yiz demelerine karşın, halkın sağır kalması da, aslında halkımızın dinden uzaklaştığının açık bir göstergesidir.

Namus kavramının ifade ettiği anlam, Kürt halkı açısında gerek sözleriyle, gerek fiilleri ile ifa edilmiş bir durumdur. Zira Kürt kadınlarının başlarına takmış olduğu tülbent, aslında namus kavramını ifade eden açık bir delildir.

Bunların yapmış oldukları düşmanlık aslında, İslam’a ve İslam dininin emirlerini barındıran Kur’an’a olan düşmanlıktan başka bir şey değildir. Zira düşmanlık ettikleri örtü, hiç kimsenin siyasi bir simgesi olmayıp, aziz İslam milletinin bir vecibesidir. Ama bu vecibeye saygısı olmayan bir zihniyetin, bu tür hareketlerde bulunması, gayet doğal bir harekettir. Zira onlar bu örtüye olan düşmanlıklarından önce, bu örtünün farz kılınmış olduğu kaynağa yani Kur’an’ı Kerime saygısız davranıp, yaktıklarını hatırlıyoruz. Onların kurana olan bu düşmanlıkları, örtü ayetinin Kur’an’ı Kerimde emredilmesinden dolayıdır.

“Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler.” Nur 31. Ayet

Yine Kürtlerin kadınlarının namus kavramlarını ortadan zamanla kaldırıp, buna kadın ve erkek eşitliği ismini takmaları, daha sonra evlerde esir kalmayın düşüncesi ve şeytani fikirleri ile kadını sokak kadını yapmalarındaki asıl maksat, Allah Teâlâ’nın emrine muhalefetten başka bir şey değildir. “Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın.”Ahzap 33

İşte böyle bir iffete sahip olan Kürt milletinin,ve şeyh Said’in ve Selahattin’in torunları olduklarını iddia eden Kürt milletinin namus mefhumundan yoksun kalma çabaları neyin sonucudur. Şeriatı garra için idam sehpalarındaki ipe boyunlarını takan cedlerimiz bu çarşafa düşman mıydı? Ebetteki hayır. Bu düşmanlık sadece İslam’a düşman olan bir zihniyetin, Müslümanmış gibi kendini gösterip, İslam’ın emirlerine sinsi bir şekilde tek tek düşmanlık etmelerinin sonucudur.

Evet, bu zihniyetin son zamanlarda İslam’a yakınlaşması görüntüleri de, aslında Kur’an’ı okuyup, emirlerine düşmanlık yapmalarından başka hiçbir şey yatmamaktadır. Onların Kur’an’ı okumaları, Kur’an’ı yakmanın yollarını bulmaları içindir.

Onların camilere gelmeleri, cami giriş ve çıkışlarını öğrenip, nasıl yakabileceklerini keşfetmeleri içindir. Zira onlar camilere düşmanlık adı altında, sivil başkaldırıları adı altında, çadırlar kurup, halkı camilerden uzaklaştırmak için, çadırlarda namaz kılan, yani Müslüman halkı sinsi bir şekilde camilerden, Allah Teâlâ’nın isminin anıldığı mabetlerden uzaklaştırmayı ilken edinen bir zihniyete mensup kimselerdir.

Yahudilerde bile örtü anlayışı varken, bunların örtüye saldırmaları, ehli kitap bile olmadıkları bir zihniyetin açık bir tezahürü değil midir? Ehli kitaptan olan Yahudiler bile, yılda bir defa Kur’an’ı kerim yakarken, bunların her yıl onlarca Kur’an’ı Kerim yaktıklarına şahit olmaktayız.

İslam’a savaş açmış bir zihniyetin ellerine tutuşturduğu “biz İslam’ı kabul etmiyoruz” “Kürtler bir kimsenin eşi olamaz” “biz herkesin namusuyuz” şeklindeki pankartlar, tarihte Kürt halkının içine düşmüş olduğu en büyük musibettir. İşin en kötüsü de, bu pankartı taşıyan Kürt kadınlara giydirilen İslami kıyafetlerdir.

Tarihte hiçbir ideolojinin İslam’a saldırdıktan sonra kurtuldukları, başarıya ulaştıkları görülmemiştir. Aksine İslam’a savaş açanların rezaletleri, hem dünya da hem dehesap gününde verilecektir. Çünkü hiçbir gücün, İslam’ın güzelliklerine hakaret etme hakkı yoktur. Zaten yapılan hakaretler aslında İslam’a değil de, Kürt milletinin aslındadır. Zira Kürt milletinin izzeti İslam iledir. İslamsız bir Kürt milletinin azizliği elde etmesi düşünülemez. Kürt milletinin yıllardan beridir, ezilmesinin sebebi, İslam’dan uzaklaşanlarla aynı yolda yürümelerindendir.  Zira İslam’a savaş açan her güruh, yenilmeye mahkûmdur.

Bu sapık ideolojilerin, diğer bir ismi ile bölge ve Kürt halkının musibeti konumunda olan bir zihniyetin, Kürt milletinin ruhuna işletmeye çalıştıkları, arsızlık, iffetsizlik, islamsızlık, dine düşmanlık argümanlarını dinleyip de, ALLAH Teâlâ’nın emrini göz ardı etmeniz, belanın günün birinde sizi kuşatacağı anlamına gelmektedir.

“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.”Ahzab 59 ayet

 

ALLAH Teâlâ’dan  bir an önce Kürt milletinin tekrardan ceddinin kıyafeti olan İslam libasına sahip çıkıp bu zihniyetin peşinden koşmaktansa, toprak olmayı temenni eden bir halkın olması temennisiyle…

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *