0

 

İnsanoğlunu insan olma sıfatını kazandıran özelliklerin başında, akıl nimeti gelmektedir. Zira insan, aklı sayesinde yanlış ile doğru arasındaki farkı kestirebilmektedir. Zaten bu nimet sayesinde, yüce rabbimiz insana değer biçerek "yaratılmış en güzel varlık" olduğunu belirtmiştir.

İşte bu akıl nimetinin bize bahşettiği güzelliklerden biri de, hak yolunun İslam'dan başka olmadığını akıl ile tanımamızdır. Aklı olmayan bir varlığın bu kanıya ulaşması söz konusu değildir. Zira İslam fıtrat dinidir. Ve insanın İslam'a meyli, fıtratı yani aklı sayesindedir. İslam'dan başka bir dine veya ideolojiye sapmak, akıllı insanların yolu değildir. Bu konuda yüce rabbimiz şöyle buyurmaktadır.

(Kim İslam'dan başka bir din ararsa bilsin ki kendinden bu kabul edilmeyecektir ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır.) (3/Âl-i Imran/85) 

İşte aklın böyle mükemmel bir nimet olduğunu ve bizleri mükemmel din olan İslam'a ulaştırdığını bildikten sonra, İslam'ın selamete sahipliğini de bilmek lazım. Zira akıl sayesinde geçmişten derseler çıkarabiliyoruz.

9 Ekimle başlayan huzursuzluk ortamı, aynı zamanda selametten yoksun bir ortamı oluşturmuştur. Ve bunu yapanların aslında geçmişten ders çıkarmadıklarına da şahit olmaktayız. Zira o dönemlerde halkın huzursuzluğu, ekmek kapıları olan kepenklerinden okunuyordu. Bölgenin fakirliğe yani uçuruma götürülmesi, halk adına mücadele ettiğini ilan eden kimselerden kaynaklanmıştı. İşte o günlerin bir tekrarının bir anahtarı konumunda olan son günlerdeki olaylar, tarihin ders çıkarılmadan tekerrür edeceğini göstermektedir.

Memleketimizde esnaf yaraları daha taze iken, tekrardan böyle olumsuz vakıaların oluşmaması için sağduyulu olmak, halkın adına mücadele etmek anlamına gelir. Halkın dükkânlarını yakmayıp, onları bu kısa kış günlerine girerken, erkenden dükkânlarını kapatmaya zorlamamak, halk adına mücadele anlamını taşımaktadır. Bunun aksi ise halkın kökünü bitirmek anlamına gelmektedir.

Durum böyleyken demokratik bir hak olan, yürüyüş ve gösterilerin, demokratik bir ortamla başlayıp, selametle bitmesine hiç kimsenin eleştirisi bulunmamaktadır. Hakkını aramak, davasını duymayanlara aktarmak, davalarının haklı noktalarını duymayanlara ulaştırmak çabaları müspet adımlardır. Tabi bunlar yapılırken, tabanına söz geçirme potansiyelinin bulunması her lider için olmazsa olmaz bir sıfattır. Yakın zamandaki olaylarda, malum kesimin tabanına söz geçirememesi aslında, demokratik yürüyüşlerde bile tehlike unsuru taşıdıklarını göstermektedir. Yani her gösterileri kanla biten bir cenahın, halen demokratik yürüyüşlerden söz etmesi, aslında akıl ile izah edilecek bir söylem değildir.

Yine halkın bunca sıkıntıları yanında, insanları tekrar sokaklara çağırmak, kimilerince dökülen kanların yeterli olmadığını göstermektedir. Yapılan bu söylemlerin aslında tekrardan talan ve hırsızlık yapmaya davetiyeden başka değildir. Bu tür söylemlere karşı halkımızın birkaç gün önce dağıtılan sokağa çıkma bildirilerine, verilen cevaplarla cevap vermelidir. Hatırlanacak olursa bundan birkaç gün önce iki gün boyunca sokağa çıkılması için bildiriler dağıtıldı. Ama halkın sağduyulu davranması ve bu bildirilerde davet edilen sokaklara çağrılma davetine icabet etmemeleri ile aslında huzura bir adım atıldı. İşte şimdi de halkın yapması gereken, aynı adımı atmasıdır. Aksi takdirde kötülüğü kendilerine ilke edinenlerle, ortaya çıkacak her kötülüğün vebali, onları da kavuracaktır.

Bu yürüyüşün inşallah demokratik bir şekilde hak arama olmasını temenni ediyoruz. Tabi başta da dediğim gibi, tabanına söz geçirmediğini itiraf eden bir kesimin, bu tür etkinlikleri düzenlemesi, belaya davetiye çıkarma olduğunu anlamını taşımaktadır.  Zira tabanlarının toplandıkları andan itibaren, saldırgan bir ruha sahiplik ettiklerini bilmeyen yok. Buna rağmen yarası kabuk tutmamış esnafın, taziyeleri bitmemiş bir halkın, kanayan yaralarına bir merhem olmak yerine, tekrardan onlarda derin izler yaratmaya sebep olacak etkinliklere adım atmak, akıl karı değildir.

Bildiri de belirtikleri gibi, bu yürüyüşün demokratik bir yürüyüş olup, olmayacağını hep birlikte göreceğiz. İnsanlar öldükten sonra, “amacımız demokratik bir yürüyüştü” diyenlerin tecrübeyle, amaçlarının halkın ölmesi olduğunu artık herkes bilmektedir.

 

Bu tür olaylardan nemalanan kesimlerin, artık gözü açılmış bir halktan olumlu destekler almadığına herkes şahit olmuştur. Kısacası halk, İslam dininin gerekliliği olan selamet ve huzurdan yana tavır takınmaktadır. Huzursuzluk ortamının halkı fakirliğe, yoksulluğa iteceğini anlamayan bir halk, artık kalmamıştır. Huzurlu bir ortam için, tarihten olumlu dersler çıkarılması temennisiyle…

İnsanoğlunu insan olma sıfatını kazandıran özelliklerin başında, akıl nimeti gelmektedir. Zira insan, aklı sayesinde yanlış ile doğru arasındaki farkı kestirebilmektedir. Zaten bu nimet sayesinde, yüce rabbimiz insana değer biçerek "yaratılmış en güzel varlık" olduğunu belirtmiştir.

İşte bu akıl nimetinin bize bahşettiği güzelliklerden biri de, hak yolunun İslam'dan başka olmadığını akıl ile tanımamızdır. Aklı olmayan bir varlığın bu kanıya ulaşması söz konusu değildir. Zira İslam fıtrat dinidir. Ve insanın İslam'a meyli, fıtratı yani aklı sayesindedir. İslam'dan başka bir dine veya ideolojiye sapmak, akıllı insanların yolu değildir. Bu konuda yüce rabbimiz şöyle buyurmaktadır.

(Kim İslam'dan başka bir din ararsa bilsin ki kendinden bu kabul edilmeyecektir ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır.) (3/Âl-i Imran/85) 

İşte aklın böyle mükemmel bir nimet olduğunu ve bizleri mükemmel din olan İslam'a ulaştırdığını bildikten sonra, İslam'ın selamete sahipliğini de bilmek lazım. Zira akıl sayesinde geçmişten derseler çıkarabiliyoruz.

9 Ekimle başlayan huzursuzluk ortamı, aynı zamanda selametten yoksun bir ortamı oluşturmuştur. Ve bunu yapanların aslında geçmişten ders çıkarmadıklarına da şahit olmaktayız. Zira o dönemlerde halkın huzursuzluğu, ekmek kapıları olan kepenklerinden okunuyordu. Bölgenin fakirliğe yani uçuruma götürülmesi, halk adına mücadele ettiğini ilan eden kimselerden kaynaklanmıştı. İşte o günlerin bir tekrarının bir anahtarı konumunda olan son günlerdeki olaylar, tarihin ders çıkarılmadan tekerrür edeceğini göstermektedir.

Memleketimizde esnaf yaraları daha taze iken, tekrardan böyle olumsuz vakıaların oluşmaması için sağduyulu olmak, halkın adına mücadele etmek anlamına gelir. Halkın dükkânlarını yakmayıp, onları bu kısa kış günlerine girerken, erkenden dükkânlarını kapatmaya zorlamamak, halk adına mücadele anlamını taşımaktadır. Bunun aksi ise halkın kökünü bitirmek anlamına gelmektedir.

Durum böyleyken demokratik bir hak olan, yürüyüş ve gösterilerin, demokratik bir ortamla başlayıp, selametle bitmesine hiç kimsenin eleştirisi bulunmamaktadır. Hakkını aramak, davasını duymayanlara aktarmak, davalarının haklı noktalarını duymayanlara ulaştırmak çabaları müspet adımlardır. Tabi bunlar yapılırken, tabanına söz geçirme potansiyelinin bulunması her lider için olmazsa olmaz bir sıfattır. Yakın zamandaki olaylarda, malum kesimin tabanına söz geçirememesi aslında, demokratik yürüyüşlerde bile tehlike unsuru taşıdıklarını göstermektedir. Yani her gösterileri kanla biten bir cenahın, halen demokratik yürüyüşlerden söz etmesi, aslında akıl ile izah edilecek bir söylem değildir.

Yine halkın bunca sıkıntıları yanında, insanları tekrar sokaklara çağırmak, kimilerince dökülen kanların yeterli olmadığını göstermektedir. Yapılan bu söylemlerin aslında tekrardan talan ve hırsızlık yapmaya davetiyeden başka değildir. Bu tür söylemlere karşı halkımızın birkaç gün önce dağıtılan sokağa çıkma bildirilerine, verilen cevaplarla cevap vermelidir. Hatırlanacak olursa bundan birkaç gün önce iki gün boyunca sokağa çıkılması için bildiriler dağıtıldı. Ama halkın sağduyulu davranması ve bu bildirilerde davet edilen sokaklara çağrılma davetine icabet etmemeleri ile aslında huzura bir adım atıldı. İşte şimdi de halkın yapması gereken, aynı adımı atmasıdır. Aksi takdirde kötülüğü kendilerine ilke edinenlerle, ortaya çıkacak her kötülüğün vebali, onları da kavuracaktır.

Bu yürüyüşün inşallah demokratik bir şekilde hak arama olmasını temenni ediyoruz. Tabi başta da dediğim gibi, tabanına söz geçirmediğini itiraf eden bir kesimin, bu tür etkinlikleri düzenlemesi, belaya davetiye çıkarma olduğunu anlamını taşımaktadır.  Zira tabanlarının toplandıkları andan itibaren, saldırgan bir ruha sahiplik ettiklerini bilmeyen yok. Buna rağmen yarası kabuk tutmamış esnafın, taziyeleri bitmemiş bir halkın, kanayan yaralarına bir merhem olmak yerine, tekrardan onlarda derin izler yaratmaya sebep olacak etkinliklere adım atmak, akıl karı değildir.

Bildiri de belirtikleri gibi, bu yürüyüşün demokratik bir yürüyüş olup, olmayacağını hep birlikte göreceğiz. İnsanlar öldükten sonra, “amacımız demokratik bir yürüyüştü” diyenlerin tecrübeyle, amaçlarının halkın ölmesi olduğunu artık herkes bilmektedir.

 

Bu tür olaylardan nemalanan kesimlerin, artık gözü açılmış bir halktan olumlu destekler almadığına herkes şahit olmuştur. Kısacası halk, İslam dininin gerekliliği olan selamet ve huzurdan yana tavır takınmaktadır. Huzursuzluk ortamının halkı fakirliğe, yoksulluğa iteceğini anlamayan bir halk, artık kalmamıştır. Huzurlu bir ortam için, tarihten olumlu dersler çıkarılması temennisiyle…

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *