0

 

          Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının olduğunu biliyorduk ve buna alışmıştık da, suç işlediğinde “Sarı basın kartım var, dokunamazsın..!” diyen gazetecilerin de artık arkasına saklanabileceği bir dokunulmazlık zırhının olduğunu yeni öğrendik.

          Azıcık olsun vicdan taşıyan, hukuka inanan, hak ve adaletin sosyal hayatın ve düzenin vazgeçilmez unsurları olduğunu düşünen insanlar bilirler ki Hz. Ömer gibi bir şahsiyetin sorgulandığı, mahkeme edildiği bir dünyada hiç kimse sorgulanamaz, mahkeme edilemez değildir. İnsanların bulunduğu mevki ve makam ne olursa olsun adalet karşısında mevkisi, makamı veya hâlihazırda bulunduğu görevi ne lehine ne de aleyhine bir durum teşkil edemez, etmemelidir. Aksi takdirde toplum düzeni bozulur, güven duygusu zedelenir ve önü alınamaz anarşi olayları baş gösterir.

          Yalnız şu gerçeği ve çok önem atfettiğim şu ince çizgiyi de hiç kaçırmamak lazım. Gazetecinin başkasının hakkına ve hukukuna tecavüz etmemek şartıyla ve birilerine hakaret içermeyecek şekilde yazdığı yazılarından dolayı onu kınamak, yazılarına engel olmak ve bundan dolayı onu suçlamak da hukuki değildir. Gazeteci farklı düşünendir, sorgulayandır, gerçeğin peşinde koşandır. Bizim gibi düşünmediği veya bizden taraf olmadığı için onu hedef tahtasına koyup şamar oğlanına çevirmek de en az gazetecinin “ben dokunulmazım” sözü kadar mantık mizanlarına aykırıdır.

          Bir ülkede gazete ve gazetecinin varlığı düşünce hürriyetinin o ülkede var olduğunun en aleni göstergesidir. Düşünce hürriyeti ise ekmek gibi su gibi yüce bir nimettir. Bilimin, teknolojinin, üreticiliğin, kendi olmanın ve biricik olmanın kaynağıdır düşünce hürriyeti. Tutsak edilmiş, prangaya vurulmuş, işleyemez hale getirilmiş bir düşünce; üretemez, sorgulayamaz, süregelen bir yanlışı düzeltemez, kendini yenileyemez. Şu durumda güçlü bir devlet özgür bir basının varlığıyla mebsuten mütenasiptir yani doğru orantılıdır diyebiliriz. Yalnız yukarıda da bahsettiğim gibi düşünce özgürlüğü altında ve bu düşünce özgürlüğünü de kendine paravan yaparak devletlere, kurumlara, şahıslara saldırmak, iftirada bulunmak, bunları görevinden akim bırakmak benim bahsettiğim konunun dışındadır. Bu tip düşünceye sahip sözüm ona gazetecilerin sarı basın kartlarını delil göstererek bir kâğıt parçasının arkasına saklanıp ortalığı velveleye vermeleri, hukukun ve adaletin olduğunu düşündüğümüz bir ülkede bunun beş para kıymetinin olmaması gerektiği kanısındayım.

 

           Lütfen artık kimse işlediği suça dünyevi makamının getirileni yanlış yerde kullanıp perde yapmasın. Özgürlük ne bir ülkenin yönetiminde söz sahibi olanların kendisi gibi düşünmeyenlere hayat hakkı tanımaması, ne de ülkemizde gazetecilerin gazetecilik maskesi altında her bir suçu işleyip tutuklandığında ise özgür basın susturuluyor diye dünyayı ayağa kaldırırcasına yaygaralar koparmasıdır.  

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *